Ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamalarının en etkilisi ve hemen herkesin ismini bir şekilde duymuş olduğu Botoks, doğada normal olarak bulunan Clostridium Botulinum isimli bir bakteriden laboratuvar ortamında elde edilen bir ilaçtır (iddia edildiği gibi yılan zehri değildir).
Botoks enjekte edildiği bölgedeki kasların çalışmasını geçici olarak engellediği için ilgili kasların aşırı çalışması ile ortaya çıkan kırışıklık ve çizgilerin geçici bir süre için ortadan kalkmasına neden olur. Buradaki “geçici” kelimesi çok önemlidir zira Botoks hiç bir zaman kalıcı değildir ve aynı şekilde kalıcı kas hasarı yaratmaz.
Botoks enjeksiyonunun en yaygın kullanım alanı göz çevresindeki kazayağı adı verilen kırışıklar, kaşların arasındaki dikine çizgiler (kaş çatma çizgileri) ve alındaki yatay birbirine paralel çizgilerdir.
Botoks tecrübeli Plastik Cerrahlar tarafından ağız kenarlarının yukarı kaldırılması (Mona Lisa Smile – Mona Lisa gülümsemesi), diş etlerinin görünürlüğünün azaltılması (gummy smile), boyundaki bantların rahatlatılması, kaşların kaldırılması amacı ile de kullanılmaktadır.
Botoks enjeksiyonunun bir başka sık kullanım alanı ve memnuniyet oranının yüksek olduğu bir başka uygulama ise aşırı terlemeyi engellemek için koltuk altına uygulanmasıdır. Benzer şekilde el ve ayak terlemelerinde de başarı ile kullanılmaktadır.
Özellikle son yıllarda Migren Hastalarında Botoks uygulaması neredeyse ilk basamak tedavisi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Botoksun bir başka uygulama alanı ise alt çenedeki çiğneme kası içine yapılan enjeksiyondur (maseter botoksu). Maseter kasının spazmı sonucunda dişlerde aşınma ve çene ekleminde ağrı ortaya çıkabilir ve Botoks enjeksiyonu ile bu sorunlar ortadan kaldırılabilir.
Maseter kasının hipertrofisi (kas hacminin artması) alt çene köşelerinde fazla çıkıklık meydana getirip yüzün kare görünümü almasına sebep olabilir. Bu durumda maseter kası içine yapılan Botoks uygulaması ile kasın hacmi küçültülüp yüzün ovalleşmesi sağlanabilmektedir.
Botoks yaptırmayı düşünen hastaların en büyük korkusu işlemin güvenilirliği ve kasları kalıcı olarak felç ettiği yanılgısıdır ancak durum böyle değildir.
Basitçe anlatmak gerekirse Botoks uygulaması sonrası sonra çalışması zayıflatılması istenen kası hareket ettiren sinir uçlarından kasa iletilen hormonun etkisini ortadan kaldırır duyarsızlaşır ve kas kasılamaz. Yani botoksun aslında kas dokusu ve sinir dokusu üzerinde bir etkisi yoktur, aradaki bağlantıyı keserek etki gösterir ve bu yüzden dokulara kalıcı hasar veremez.
Vücut bu duruma tepki olarak hemen yan yollardan yeni sinir yolları geliştirip kasın tekrar hareket etmesini sağlamaya çalışır. İşte bu sürecin tamamlanması yaklaşık 6 ay sürdüğünden, botoksun etkisi de ancak 6 ay civarında olmaktadır. Dolayısı ile Botoks enjekte edilen kaslar sadece “geçici” olarak kısmi felce uğrarlar. Botoks ile kalıcı felç yaratma ihtimali yoktur! (hatta isteseniz de Botoks enjeksiyonu ile herhangi bir sinir ya da kas da kalıcı felç yaratamazsınız).
Botoks sanıldığının aksine tıp alanında neredeyse 80 yıldır kullanılmaktadır.
Örneğin yaygın bir kullanım alanı felçli bebeklerdeki kas spazmını ortadan kaldırmaktır ve bu durumda estetik amaçlı uygulamalarda kullanılan dozun yaklaşık 100 katı kullanılmaktadır.
Dolayısı ile bebeklerde bile yüz kat daha fazla uygulanabilen dozun erişkin hastalarda herhangi bir sorun yaratması beklenmemelidir.
Botoksun estetik alanında kullanımı aslında tamamen tesadüfî bir gözlem sunucunda ortaya çıkmıştır. Doksanlı yılların sonun da Kanadalı Göz Doktoru bir grup, blefarospazm denilen ve göz kapaklarının istemsiz kasılması ile karakterize durumun tedavisinde Botoks uyguladıklarında hastaların kaş çatma çizgilerinin ortadan kalktığını görmüşler ve buradan hareketle botoksun estetik uygulamalarının önünü açmışlardır.
Yüzümüzün mimiklerini ve hareketlerini yapmamızı sağlayan kaslar, üstlerindeki deriye ince lifler ile bağlıdırlar ve genellikle kas ve deri arasında (anatomik bölgeye göre kalınlığı değişmekle birlikte) ince bir yağ tabakası mevcuttur.
Kasların yıllarca, sürekli bir şekilde hareketi (mimikler) kas ile üzerinde hareket ettirdiği deri alanı arasında ki yağ tabakasının incelmesine sebep olur ve kırışıklıkların zaman içinde derinleşmesine yol açar.
Kronik güneş ışığına maruz kalınması da deri düzeyinde incelmeye yol açtığından kırışıklıkların derinleşmesi hızlanır.
Bu bağlam da Botoksun kısa ve uzun dönemde ki etkilerinin anlaşılabilmesi için Dr. Hakan Gündoğan hastalarına “dalgalı denizin kayayı aşındırması” örneğini vermektedir:
Hepimizin bildiği gibi dalgaların sürekli çarptığı kaya giderek aşınır. Aynı şekilde kronik kas hareketi de deri altında ki yağ dokusunu aşındırır ve kırışıklılar gittikçe derinleşir.
Botoks, aynı dalgalı denizin durulması gibi kas hareketlerini engellediğinden etkisini gösterdiği 6 ay boyunca yüzümüzde mimikler hala yapılabilirken kırışıksız ve mimik kullanmazken de dinlenmiş ve hepsinin sonucu olarak daha genç bir görüntüye sebep olur.
Botoks uygulaması kronik kas hareketini zayıflatıp deri altı yağ tabakasının incelmesini engellediğinden, ileriye dönük olarak kırışıklıkların derinleşmesinin önüne geçer.
Botoksun bir başka etkisi de zaman içinde aşırı çalışan mimiği unutturmaktır. Örneğin bazı kişiler uyurken bile kaş çatmaya eğilimlilerdir ve bu alışkanlık kaş arası (kaş çatma) çizgilerinin yıllar içinde derinleşmesine sebep olur. Kasa sinyal gönderildiği halde cevap alınmadığı durumda insan beyni bir nevi bu sonuçsuz çabadan sıkılıp artık sinyal göndermeyi bırakır ve farkında olmadan yapılan bu mimik artık unutulmuş olur. Aynı mimiğin kullanılmasının bırakılması da uzun vadede o mimiğin yarattığı kırışıklığın giderek azalmasına sebep olur.
Uzun yıllar boyunca Botoks yaptıran kişilerde, akranlarına göre derin kırışıklıkların daha az görülmesinin sebebi mimiklerin deri atını aşındırmasının önüne geçilmesi ve aynı mimiği sürekli kullanmanın unutulmasının ortak sonucudur.
Botoks ile ilgili bir başka yanlış da hastaların mimiklerini tamamen kaybedip maske gibi bir yüze sahip olunacağı yanılgısıdır. Sadece ve sadece uygun doz ve uygulama yapılmadığı takdir de bu risk mevcuttur. Yani mimiksiz ve maske şeklinde yüz ortaya çıkmış ise bu Botoksun değil uygulamaya yapanın kabahatidir!
Dr. Hakan Gündoğan yaptığı Botoks uygulamasının başarı kriteri olarak hastanın mimiklerini hala kullanabilirken kırışıklıkların giderilmiş olması, yüzde daha dinlenmiş, huzurlu ve genç bir görünüm alınmış olması ve hasta tarafından “Botoks yaptırdığımı kimse anlamadı” ifadesinin kullanılmasıdır.
Gerçekten de uygun dozda, uygun anatomik bölgelere uygun derinlikte Botoks enjeksiyonu yapıldığında üçüncü kişiler tarafından Botoks uygulandığının anlaşılması neredeyse olanaksızdır.
Hastaların Botoks ile ilgili (aslında haklı olarak) bir başka korkusu da “yüzümde ifade değişikliği” olur mudur?
Yüzde ifadenin bozulmasının anlamı hastadan hastaya değişir. Yüz ifadesinin aslında tıbbi anlamı; yüz mimiklerinin kişinin o anki ruh hali ile uyumlu olmasını ifade eder. Örneğin kişinin “şaşkınlık” anında ki yüz ifadesin de anatomik olarak kaşların özellikle iç kısımlarının kalkması (şaşkın bakış) normaldir ancak sürekli bir şaşkın bakış doğal olarak ifadeyi bozar.
Benzer şekilde, bazı kişilerde alışkanlık olarak sürekli kaş çatma eğilimi vardır ve kişi öyle hissetmese bile karşı tarafa sürekli “sanki sinirliymiş hissi” verebilir. Bu durum botoks enjeksiyonu ile düzeltildiğinde kişi bu sorundan kurtulmuş ve bu durum da botoksun bırakın ifadeyi bozması, ifadenin anlamlı hale gelmesi mümkün olacaktır.
Yüzün ifadesinin bozulmasının en gerçek anatomik örneği yüzde bulunan minik kasların eşgüdüm içinde çalışmasını engelleyen durumlarda (örneğin yüz felci) ortaya çıkmaktadır. Bu durumda yüz sinirleri ve dolayısı ile mimikleri gerçekleştiren kaslar hiç çalışmadığından yüzde herhangi bir ifade olmadığı gibi “donuk bakış” ortaya çıkar.
Botoks ile sadece seçili kas grupları kısmı felce uğratıldığından gerçek anlamda ifade bozulmaz, ancak Botoks istenmeyen alanlara yayıldığında, örneğin kaşları kaldıran siniri etkilerse o zaman kaşlar düşeceğinden alın çizgileri ortadan kalkmakla birlikte kişi sanki sürekli sinirli, üzgün ya da melankolikmiş gibi bir ifadeye sahip olur.
Benzer şekilde kaslar hiç çalışmayacak şekilde bir doz uygulanır ise o zamanda kişi maske gibi bir yüze sahip olur.
Bu istenmeyen durumlar uygun noktalara, uygun doz da Botoks uygulaması ile önlenirler. Burada önemli olan Botoksun tecrübeli ve yüz anatomisine hâkim bir plastik cerrah tarafından uygulanmasıdır.
Botoksun en sık uygulandığı göz kenarları, kaş çatma çizgileri ve alın bölgeleri söz konusu olduğunda ise ifadeyi belirleyen genellikle kaşların pozisyonudur ve botoksun neden bu bölgelerin tümüne birden uygulanması gerektiğini açıklar.
Göz kenarları, iki kaş arası ve alına (hepsine birden) Botoks uygulaması kaş şeklinde anormallik yaratmadan en doğal gözüken yüz ifadesinin alınmasına yardımcıdır.
Bu aşamada hastaların basitçe bu bölgenin kas anatomisini bilmeleri faydalıdır. Kaşların pozisyonu anlamında göz çevresindeki kasların kaş pozisyonuna nasıl etkilerinin olduğu burada kısaca açıklanacaktır:
Alnımızda iki parça halinde bulunan kas grubu kaşları yukarı doğru kaldıran tek anatomik oluşumdur. Bu kas kasıldığında kaşlar yukarı kalkarken alında da paralel çizgiler oluşur.
Örneğin yüz felcinde bu kasları çalıştıran sinir felç olduğundan ve dolayısı kas hiç kasılmadığından alındaki çizgiler silinmekle birlikte kaşlar düşer ve hasta aslında öyle olmasa bile “sinirli, üzgün ya da melankolik” bir görüntü arz eder.
Göz çevresinde alın kası haricindeki tüm kaslar (göz kenarları ve kaş arasındakiler) kaşları aşağı doğru çekerler.
Örneğin aynada gülerken gözlerimizi iyice kasarak baktığımızda bu kasların tümünün aynı anda çalışıp kaşları aşağıya doğru çektiğini görebiliriz.
Göz kenarındaki kaslar kaşların orta kısmını ve pasif olarak kaş kenarlarını aşağıya doğru çekerken (kaz ayakları çizgileri oluşur) kaş arasındaki kaslarda kaşın iç kısmını aşağıya doğru çekerler ve kaş çatma çizgileri ortaya çıkar. Yine burun kökündeki kas grubu da kaşın iç kenarını aşağı doğru çekerken burun kökünde paralel çizgilenmeler oluşur. Bu basit anatomik bilgilerin pratik de ne işe yaradığına geçmeden önce özellikle kaşların kaldırılması anlamında küçük bir anatomik noktaya dikkat edilmesi faydalıdır :
Göz çevresi anatomisine dikkatlice bakıldığında, kaşları kaldıran alın kasının aslında kaşın ortasında yani en yüksek noktasında sonlandığı ve kaşın 2/3 yan kısmında (yani kaş kenarında) kaşlı kaldıracak bir kasın olmadığı görülecektir.
İşte tam bu nedenle “Botoks ile Kaş Kaldırma” arzu eden hastaların (ki hemen her hasta kaş kenarının kalkmasını arzu eder) ifade bozulmadan Botoks ile kaş kaldırmaya çalışmanın bir limiti olduğunu bilmeleri lazımdır.
Yani sanıldığının aksine, Botoks uygulaması örneğin ayna karşısında şakaklardan deriyi gerip kaşların kaldırıldığında ki kadar dramatik sonuç vermez (kaşların bu şekilde kaldırılabilmesi ancak klasik kaş kaldırma operasyonu ya da endoskopik kaş kaldırma işlemi ile mümkündür).
Botoksun kaş pozisyonu üzerinde ki etkisi kaşı aşağı ve yukarı çeken kaslar arasındaki dengenin değiştirilmesi ile (yani pasif olarak) mümkündür ve genellikle elde edilebilecek sonuç (yüzde ifade bozukluğuna yol açmadan) ancak kişinin aynada yüzünü en rahat ve tüm gerginlikten arınmış halde incelerken kaşların kendiliğinde kalkacağı kadar olmaktadır.
Dr. Hakan Gündoğan’ın prensip olarak hemen hiçbir zaman tek bir bölgeye Botoks uygulamamaktadır.
Kırışıklık olmasa dahi her üç bölgeye (göz kenarları-kaz ayakları, kaş arası-kaş çatma çizgileri ve alın- paralel alın çizgileri) Botoks yapmasının sebebi kaşların pozisyonunun değişip hastanın ifadesine olumsuz yönde etkilenmesini önlemektir.
En doğal gözüken ve çevre tarafından anlaşılmayan Botoks uygulamalarının sırrı tüm üst yüz bölgelerin birlikte ele alınmasıdır. Tek bölgeye yapılan Botoks uygulamalarının klasik sonuçları şöyledir:
Kaş çatma çizgilerini gidermek amacıyla sadece kaş arasına Botoks uygulandığında kaşların iç kenarları yükselecek ve (kaş arası çizgileri gitmekle birlikte) “şaşkın” bakış ortaya çıkacaktır.
Alındaki paralel çizgileri gidermek amacı ile sadece alın bölgesine Botoks uygulanıp diğer bölgelere uygulanmadığı durumda ise alın çizgileri ortadan kalkmakla birlikte kaşlar kaldırılamayacağı için hastada “sinirli, üzgün ya da melankolik” bir ifade ortaya çıkacaktır.
Göz kenarındaki çizgileri (kaz ayakları) gidermek amacı ile sadece bu bölgeye Botoks uygulanması sonucunda ise (kaşın kenarlarını kaldıran kas olmadığını hatırlar isek) kaşların orta kısmı yükselecek bu durumda botoksun belki de en çok karikatürize edilen “şeytan bakış- şeytan kaş şekli” ifade şekli ortaya çıkacaktır.
Sonuç olarak göz çevresine Botoks uygulaması yapılacağı zaman amaç sadece kırışıkları gidermek değil aynı zamanda kaş pozisyonun istenen şekilde ayarlanması ve kaş pozisyonundaki anormalliklere bağlı olarak garip ifadeye neden olunmasının önlenmesi olmalıdır.
Dr. Hakan Gündoğan gibi tecrübeli plastik cerrahların elinde, uygun doz ve miktarda ve uygun anatomik lokalizasyonlara uygulanan Botoks, kişinin ifadesinde değişikliğe yol açmadan daha dinlenmiş, huzurlu ve genç bir yüz alınmasını sağlamaktadır.
Botoks uygulamasının en avantajlı yönü ofis şartlarında ve kısa bir sürede uygulanıp hastanın birkaç saat sonra işe dönebilmesine olanak sağlamasıdır.
Botoks uygulaması öncesi, yüze enjeksiyon yapılacak alanlara lokal anestetik etkisi gösterilebilen bir krem sürülebilir. Ancak Botoks uygulaması deri seviyesinin altında kas içine yapıldığından bu kremlerin etkisi ağrıyı engelleme anlamında neredeyse yoktur.
Yine bu tip yağlı natürde kremler deri düzeyinde minimal ödem yaratıp kırışıklıkların derinliğini ve yönünü etkileyip enjeksiyon noktalarının oryantasyonunu güçleştirebileceğinden Dr. Hakan Gündoğan tarafından kullanılmamaktadır. Enjeksiyon sırasında zaten teknolojik olarak en ince iğne ucu kullanıldığından ağrı çok az hissedilmektedir.
Koltuk altı terlemesi için Botoks enjeksiyonu yapılacağı zaman ise uygulamadan 1 saat kadar önce lokal anestezik içeren kremlerin uygulanması daha konforlu bir enjeksiyon süreci sağlar. Koltukaltı bölgesinde değerlendirmeyi gerektirecek bir mimik kası olmadığından ve enjeksiyon alanı hemen deri altı olduğundan bu kremlerin kullanılmasının sakıncası yoktur.
Enjeksiyon öncesinde hazırlanan Botoks, hasta dik bir pozisyonda otururken minik bir iğne ile ilgili kasların içine uygun miktarlarda enjekte edilir.
Bazı plastik Cerrahlar önceden yapılacak alanları işaretleyip buralara uygulama yaparlar. Dr. Hakan Gündoğan, önceden işaretleme yapmadan o anda hastaya mimik yaptırarak kişiye özel bir Botoks Uygulamasını tercih etmektedir. İşlem 5 dakikadan kısa bir süre içinde tamamlanmış olur.
Botoks enjeksiyonu sonrası, enjeksiyon yapılan yerlerde sanki sivrisinek sokmuş gibi küçük bir kızarıklık ve şişlik oluşması normaldir ve birkaç saat içinde genellikle ortadan kalkacak, ertesi sabah ise geride hiçbir belirti kalmayacaktır.
Her ne kadar Botoks enjeksiyonu sırasında dikkat edilse de nadiren küçük damarlara iğne ucunun denk gelmesi sonucu küçük morluklar oluşabilir ve kapatıcı kullanılarak kamufle edilmeleri gerekebilir.
Botoks enjeksiyonu sonrası (özellikle göz çevresi uygulamalarında) ilk 4 saat önemlidir zira bu süre içinde (özellikle yerçekimin etkisi ile) ilaç istenmeyen yerlere dağılabilir.
Özellikle ilacın yerçekiminin etkisi ile üst göz kapaklarına yayılmasını önlemek amacı ile hastaların başlarını eğmemeleri (örneğin ayakkabı bağcığı bağlamak için eğilme gibi) önemlidir. Kaşların kaldırılması için kaş altına enjeksiyon yapılığında eğilmemeye özellikle dikkat etmek gerekir zira üst göz kapağına yayılan botoksun göz kapağını kaldıran kası etkilemesi ve dolayısı ile “göz kapağı düşüklüğü” gibi istenmeyen bir durumun ortaya çıkması mümkündür.
Üst göz kapağını kaldıran kasın Botoks enjeksiyonundan etkilenmesi sonucu oluşabilecek göz kapağı düşüklüğü her ne kadar geçici olsa da hastaları çok rahatsız eden bir durumdur.
Botoks enjeksiyonu sonrasında hastaların mimiklerini kullanmalarında sakınca yoktur, ancak ovalama gibi botoksun istenmeyen yerlere dağılmasına yol açabilecek hareketlerden kaçınmak gerekmektedir.
Botoks enjeksiyonu yapılan bölgeler kamufle edilmek istenirse pata şeklinde makyaj ya da pudra uygulaması önerilmektedir.
Botoks enjeksiyonunun yapıldığı gün, sauna, sıcak duş ve masajdan kaçınmak ve spordan uzak durmak gerekmektedir. gereklidir.
Genel olarak Botoks enjeksiyonunun ertesi günü tüm kısıtlamalar kalkar ve hastalar normal yaşamına dönerler.
Botoksun etkisinin, örneğin dolgu enjeksiyonu sonrasında olduğu gibi hemen başlamayacağının hastalar tarafından bilinmesi önemlidir.
Botoksun etkisi genellikle 4. Gün başlamakla birlikte 7. Günü, nadiren de 10. Günü bulabilir. Genellikle hastalar 4. Günden itibaren kırışıklıklarını azalıp deri düzeyinde bir gerilme hissettiklerini, 7. Gün botoksun etkisinin başladığını gördüklerini ve 10. Günden itibaren de botoksun etkisinin oturduğunu gözlemlerler.
Hastaların bilmesi gereken en önemli nokta ise ilk 10 gün içinde yani botoksun “oturmaya devam ettiği” süre içinde özellikle kaşların pozisyonu ve kırışıklıkların bazı yerlerde geçip bazı yerlerde devam edebileceğini bilmeleridir.
Botoksun etkisi küçük ve kas guruplarında (örneğin göz kenarları ve burun üzerinde) etkisini daha hızlı başlarken, kalın ve büyük kas guruplarında (alın kası ve kaş çatma kasları gibi) daha geç ortaya çıkar. Bu durumda ilk günlerde kaşın orta kısmının istenenden fazla kalkması ancak bir kaç gün içinde normal yerine inmesi beklenir. Bu yüzden erken paniğe kapılıp ilk 10 gün içinde revizyon için ek botoks dozu yapılmaması gerekir.
İlk defa Botoks uygulanan hastalarda botoksun etkisi sanıldığının aksine 6 aydan daha kısa sürmektedir.
İlk botoks uygulaması sonrasında genellikle 3. Ayın sonuna doğru botoksun etkisi yavaş yavaş geçip 4. Ayın sonuna doğru tamamen ortadan kalmaktadır. İkinci bir uygulama sonrasına etki 5 ay civarına uzayıp, 3. Enjeksiyondan itibaren ise artık 6 ay etkisini korumaktadır. Özellikle göz çevresi uygulamalarında genellikle hastalara senede 2 defa Botoks enjeksiyonu yapılmaktadır.
Yine ilginç bir klinik durum ise Botoks uygulamasını sürekli (yılda 2 defa) yaptıran hastalarda özellikle 5 ila 7 yıl geçtikten sonra botoksun etkinlik süresinin uzaması ve 8 hatta 12 ayda bir yapılmasının yeterli olmasıdır. Bu durum, Botoks enjeksiyonu sonrası ilgili kasların mimikleri abartmamaları konusunda adeta “eğitildikleri” ve yine mimiklerin deri altı yağ dokusunu aşındırıcı etkisinin ortadan kaldırılması sonucu kırışıklıkların derinliklerinin azalması sonucu ihtiyaç duyulan botoksun miktarının azalmasına bağlanmaktadır.
Koltukaltına botoks uygulandıktan sonra etkinin genellikle 6 ay süreceği öngörülmekle birlikte çoğu hastada bu sürenin 8 hatta 12 aya kadar uzadığı sık görülen bir durumdur.
Koltukaltına botoks uygulaması genellikle yaza girmeden önce yapılır ve bu sayede hastaların yaz süresince daha konforlu bir hayat sürmeleri olanaklı hale gelir.
Botoks enjeksiyonu sonrası 10. Günden itibaren ufak tefek kusurların giderilmesi amacı ile (örneğin bir kaşın diğerine göre birkaç milim kalkık ya da düşük olması, çizgilerde minimal asimetri olması gibi durumlarda) birkaç noktaya düzeltme amaçlı ek Botoks dozu uygulanabilir. Öte yandan tam doz Botoks uygulamaları arasında en az 3 ay zaman aralığı bırakmak gerekmektedir. Üç aydan daha kısa aralıkta Botoks uygulamasının antikor oluşumu riskini arttırıp, bir sonraki Botoks uygulamasının etkinliğinin azalmasına sebep olabileceği bilinmektedir.
Sanılanın asline Botoksun sağlık anlamında herhangi bir riski yoktur. Yine hatırlatmak gerekir ise Botoks estetik uygulamalar dışında başka tıp alanlarında yıllardır kullanılmaktadır.
Botoks örneğin beyin felci geçirmiş bebeklerde 1 yaşından itibaren özellikle bacak kaslarındaki spazmın giderilmesi amacı ile estetik amaçlı uygulamaların neredeyse yüz katı doz uygulanmasına rağmen herhangi bir sağlık sorunu görülmemektedir.
Özellikle nörolojik hastalıkların tedavisi sırasında kullanılan Botoksun dozlarına kıyasla yüz gençleştirme, migren, koltuk altı ya da el-ayak terlemesi gibi durumlarda kullanılan Botoks dozları son derece düşük kalmaktadır.
Botoksun alerji yapmadığı bilinmekle birlikte burada hastaların bilmesi gereken konu kullanılan Botoks malzemesinin kalitesidir. Örneğin zaman zaman yurda kaçak olarak sokulan ve kalitesi gereği son derece ucuz olan Çin malı botoksların içeriğinde bulunan hayvan proteinin birçok hastada alerjik reaksiyonlara yol açtığı bilinmektedir. Amerikan FDA onayı almış ve ülkemizde piyasada bulunan Botoks markaları kullanıldığında herhangi bir alerjik reaksiyon ya da yan etki riski olmadığı bilinmektedir.
Botoksun yan etkileri her zaman botoksun istenmeyen yerlere yayılıp bu alanlardaki kas gruplarını ya da sinirleri etkilemesi sonucu ortaya çıkar. Bu durum ya enjeksiyon sırasında yanlış bir yere uygulama yapılması ya da enjeksiyon sonrası botoksun istenmeyen yerlere yayılması sonucu ortaya çıkar.
Örneğin, kaşların kaldırılması amacı ile kaşın altına uygulanan Botoks göz kapağını kaldıran kası etkilerse, göz kapağında düşüklüğe sebep olabilir. Benzer şekilde alın kasını çalıştırıp kaşların kalkmasını sağlayan sinir enjeksiyon sırasında ya da ilacın yayılması sonrası Botoks toksininden etkilenirse kaşların kaldırılamamasına ve kaşların düşmesine dolayısıyla sinirli bir görüntüye sebep olabilir.
Göz çevresi Botoks enjeksiyonları tecrübeli bir Plastik Cerrah tarafından uygulandığında bu problemlerin görülme ihtimali düşüktür. Benzer şekilde terleme tedavisi amacı ile koltuk altına yapılan uygulama sonrası hemen hiçbir problem görülmez.
Sadece çok tecrübeli Plastik Cerrahlar tarafında uygulanması gereken “İleri Botoks Uygulamaları” söz konusu olduğunda ise, en tecrübeli ellerde bile bir takım sorunlar çıkabilmektedir.
Örneğin alt göz kapağının minik kırışıklıklarını gidermek amacı ile uygulanan Botoks sonrası alt gözkapağında sarkma, aşağı çekme ve gözaltı torbalarının daha belirginleşmesi gibi problemler ortaya çıkabilir.
Dudak üzerindeki kırışıklıklar için Botoks uygulaması sonrasında ise ağız çevresi kasının etkilenmesi sonucu örneğin suyu ağızda tutamama ve farkında olmadan ağız kenarından sızması durumu ortaya çıkabilir.
Boyundaki bantların rahatlatılması amacıyla Botoks uygulandığında, yutak kasları etkilenip yutkunma güçlüğü ortaya çıkabilir.
Burun kenarındaki çizgilerin giderilmesi amacı ile küçük bir Botoks uygulansa bile, gözyaşı kanalının pompa mekanizmasının etkilenmesi sonucu göz yaşarması sorunu rotaya çıkabilir.
Botoks enjeksiyonu sonrası görülmesi muhtemel bu sorunların neyse ki hepsi geçicidir ve botoksun etkisi kalktığı anda geri dönerler, ancak özellikle ileri Botoks uygulamaları isteyen hastaların bu rahatsız edici sonuçların ortaya çıkabileceğini bilmeleri önemlidir.
Botoks uygulaması için en uygun adaylar (sanıldığının aksine) dinamik yani mimik yapıldığında ortaya çıkan kırışıklıkları olan genç kişilerdir. Yaşlandıkça kırışıklıkların derinliği artar ve sadece mimik sırasında değil dinlenme sırasında da kırışıklıklar mevcuttur. Kırışıklıklar ne kadar çok, derin ve dinlenme halinde de mevcut ise (statik çizgiler) botoksun etkinliği ve dolayısı ile kişinin memnun olma ihtimali azalmaktadır.
Göz çevresindeki kasların bazılarının aşırı çalışması sonucu hastaların ifadelerinde kendilerini rahatsız eden bir görüntü ortaya çıktığında, kırışıklık olsun olmasın Botoks uygulaması yapılabilir.
Örneğin kaş çatmaya yarayan kasların aşırı faaliyeti kaş arasında bir oluk yaratırken (hasta öyle hissetmese bile) kişiye sinirli ve gergin bir ifade verebilir ve basit bir botoks uygulaması ile sorun çözülebilir.
Benzer şekilde alın kası aşırı çalıştığında, dinlenme halindeyken bile kaşların düşük görünmesine, melankolik ve hüzünlü bir ifade ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durumda da Botoks enjeksiyonu güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir.
Tek taraflı yüz felci geçirmiş kişilerdeki en büyük sorun, sağlam olan taraftaki kasların aşırı çalışmalarına bağlı olarak yüzde gelişen asimetridir. Bu asimetri özellikle mimikler kullanıldığında daha belirgin hale gelir. Bu hastalarda (yüz felci geçici bile olsa, diğer taraf iyileşene kadar geçen süre için) sağlam yüz yarısına Botoks uygulaması ile yüzde asimetrinin önlenmesine çalışılmaktadır.
Botoks enjeksiyonunun yapılmaması gereken hastalar ise hamileler ve kas hastalıkları bulunan kişilerdir.
Enjeksiyon bölgesinde bir enfeksiyon varlığı durumunda Botoks enjeksiyonu yapılmamalıdır Enjeksiyon yapılacak bölgede aktif bir iltihap ya da deri hastalığı (özellikle koltukaltlarında) varlığı Botoks uygulamasını engelleyecektir..
Her ne kadar emzirme sırasında Botoks uygulaması yapılabilir dense de yine de bebeğin güvenliği açısından Dr. Hakan Gündoğan emziren kadınlarda Botoks uygulaması yapmamaktadır.
Kanda pıhtılaşma sorunu olan kişiler ya da kanama eğilimi olan kişilerin enjeksiyon bölgesinde oluşabilecek komplikasyonlardan kaçınılması için hematolojik açıdan değerlendirildikten sonra Botoks yaptırmaları tavsiye edilmektedir..
Botoks enjeksiyonunun fiyatını temel olarak:
1. Kullanılan Botoks Ürününün Kalitesi
2. Kullanılan Botoks Miktarı ve
3. Botoks uygulaması Yapan Plastik Cerrahın emeğine biçtiği değer belirler.
Kullanılan Botoks ürününün kalitesi arttıkça doğal olarak fiyatı da artacaktır. Dr. Hakan Gündoğan prensip olarak sadece Amerika da kullanımına izin verilen (FDA onaylı) ve Türkiye de mevcut olan Botulinum Toksin markalarını kullanmaktadır. Bu ürünler hasta güvenliği açısından en kaliteli Botoks preparatlarıdır.
Doğal olarak her malzemenin daha az kaliteli halinin üretildiği dünyada Botoksun da kalitesiz markalarının mevcut olması sürpriz olmamaktadır. (burada isim verilmeyecektir). Özellikle Çin malı Botoks ürünlerinde bulunan (ürünü ucuza getirmek için eklenen) hayvan proteini nedeni ile çok şiddetli alerjik reaksiyonlar geliştiği bilinmektedir.
Aynen Amerikalıların dediği “you get what you pay for- ancak ödediğinizin karşılığını alırsınız” gerçeği Botoks enjeksiyonu için de geçerlidir.
Kullanılan Botoks Miktarı doğal olarak enjekte edilen miktar arttıkça artacak ve maliyetin kabarmasına yol açacaktır.
Örneğin erkek hastalarda kas kitlesi daha fazla olduğundan kullanılan doz daha yüksek olmakta dolayısıyla maliyet daha fazla olmaktadır.
Enjeksiyon uygulanan bölge sayısı arttıkça yine maliyet artacaktır. Çoğu zaman klasik olarak uygulanan göz çevresi Botoks enjeksiyonu sırasında (göz kenarları, kaş arası ve alın) 50 Ü civarı ilaç kullanılırken, bu bölgelere ağız kenarı, çene ucu, boyun bantları gibi alanlar eklendikçe kullanılan doz 100 Ü civarına yaklaşacak ve maliyet artacaktır.
Benzer şekilde her iki koltuk altına Botoks enjeksiyonu yapıldığında kullanılan doz göz çevresine yapılan miktarın iki katı kadar olduğundan daha pahalı bir işlem olacaktır.
El ve ayak terlemesi için Botoks uygulandığında uygulanan doz miktarı ve dolayısı ile maliyet daha da artacaktır.
Günümüzde ne yazık ki Botoks uygulaması yaptığını iddia eden kuaförlere bile rastlanmaktadır. Belki Dermatologları hariç tutarsak bir çok branş hekimi (hatta estetiysen, kuaför, güzellik uzmanı, hemşire gibi Doktor olmayan meslek mensupları) Botoks enjeksiyonu yaptıklarını (kanuna aykırı olarak) ifade etmektedirler.
Tüm tıp branşları arasında Estetik ve Plastik Cerrahi ihtisası girilmesi en zor (TUS sınavında genellikle ilk 50 doktor içinde yer almak gerekmektedir) ve süresi Beyin Cerrahisi ve Kalp Damar Cerrahisi ile birlikte en uzun (Yaklaşık 6,5 – 7 yıl) üç ihtisastan biri olduğu için Plastik Cerrahların (doğal olarak aynı bölgenin aynı zamanda ameliyatlarını yapabilen ve teorik olarak ilgili kasları gerçekten çıplak gözle görmüş olan tek grup!) Botoks enjeksiyonu için emeklerine biçtikleri bedel daha yüksek olmaktadır.
Sizin için uygun doz ve enjeksiyon yapılması gereken alanlar belirlendikten sonra Dr. Hakan Gündoğan’ın hasta koordinatörü tarafından size fiyat bilgisi verilecektir.