Göz çevresi ile birlikte yaşlanmaya bağlı değişiklikler en belirgin etkilerini gösterdiği yüz bölgesi boyundur.
Yaşlanma süreci ilerledikçe yüzün her yerinde sarkmalar ve yağ dokusunun kaybına bağlı olarak çöküklükler görülürken boyunda tersine yağ depolanması artar.
Boyun kası ile birlikte deri sarkması sonucunda boyun gençlikteki zarif konturunu kaybetmeye başlar.
Zaman içinde gıdıkta sarkma arttıkça boyunda dolgunluk ve hatta çift gıdı görüntüsü ortaya çıkar.
Yüzün alt kısımlarındaki yağ ve deri katmanlarının sarkmalarına bağlı olarak (gerdan) çene kenarının konturu bozulur ve yüz gençlikte ki oval formunu kaybedip kare şeklini almaya başlar.
Boyun yaşlanması ilerledikçe çene ucundan başlayıp aşağıya göğüs dekoltesine doğru uzanan bantlar ortaya boyundaki kırışıklıklar derinleşir.
Her ne kadar boyun yaşlanması sürecinde asıl belirleyici olan kişinin genetik yaşlanma doğası olmakla birlikte sigara kullanımı, düzensiz beslenme ve güneş ışınına maruz kalmak gibi çevresel faktörler de boyun yaşlanmasını etkiler.
Boyun estetiği, bu bölgenin özellikle yüzün diğer ünitelerine göre anatomik olarak farklılık göstermesinden dolayı tüm yüz estetiği işlemleri içinde en zor bölge olarak kabul edilmektedir.
Boyun bölgesinde konturu sağlayan dört anatomik tabaka vardır: Boyun derisi, deri altı yağ dokusu, kas dokusu ve kas altı yağ dokusu. Bu dört anatomik bölgedeki sorunlar çok çeşitli kombinasyonlar ile ortaya çıktığından her kişinin boyun yaşlanma paterni farklı olmak ta dolayısı ile tek bir formülün herkeste uygulanması mümkün olmamaktadır.
Boyun estetiği düşünen kişilerin dikkatlice muayene edilmesi ve tedavinin kişiye özel planlanması çok önemlidir. Basit bazı anatomik özelliklerin muayene sırasında hastalara açıklanması çok faydalıdır:
Boyun derisi vücudun en ince deri katmanlarından birisidir. Bu çok ince boyun derisi kolajen liflerinden fakir olduğu için güneş ışınlarına, hormonal değişikliklere (özellikle menopoz sonrası) ve kırışıklık gelişimine çok hassastır.
Yüz bölgesinde kısmi bir düzelme sağlayan ve kolajen miktarını arttırmaya yönelik işlemler (PRP, Radyofrekans, Dolgu uygulamaları, Laser, vs.) genellikle boyun bölgesinde işe yaramamaktadır.
Özellikle radyofrekans gibi deriyi alttan ısıtıp kolajen artmasını amaçlayan işlemler deri altı dokularında (ısıya bağlı) hasara yol açtıkları için ileride son derece etkili boyun gençleşmesi sağlayacak bir boyun germe ameliyatını neredeyse imkansız kılmaktadır.
Boyun kırışıklıkları da aynı sebepten dolayı çözülmesi güç sorunlardandır.
Zarif bir boyun için istenen aynı zamanda deri altı dokuların ince olmasıdır ve yüzde çok iyi sonuç veren dolgu uygulamaları bu bölgede kalınlaşma yarattığından tercih edilmemektedir.
Boyun çizgilerini ortadan kaldırmak için Botoks uygulaması yapıldığında, deri ve altındaki kas dokusunun çok ince olmasından dolayı Botulinum toksininin yutak kaslarına yayılıp yutma güçlüğü yaratması sık görülen bir sorundur.
Boyun bölgesinde gençleşme amacı ile lazer uygulaması yapıldığında boyun derisinde renklenme problemi çok sıktır ve genellikle lazer uygulamaları için en korkulan bölge olduğu bilinmektedir. Tüm teknolojik gelişmelere rağmen boyun derisinin gerilmesi (boyun germe) halen en etkili, sonuçları memnun edici ve kalıcılığı en uzun işlem olarak kabul edilmektedir.
İnce boyun derisinin hemen altında yine çok ince bir yağ tabakası vardır ve özellikle boyun hareketleri sırasında yumuşakça derinin alttaki kas üzerinden kaymasını sağlamak gibi bir işlevi vardır. Bu deri altı yağ dokusu boyuna konturunu verme anlamında çok önemli olduğundan boyun germe işlemi sırasında bile bozulmadan korunması gerekir. Boyun germe operasyonu sırasında deri altındaki fazla yağın alınması sırasında yeterli doku bırakılması boyunun zarif gözükmesi için çok önemlidir.
Yaşlanma süreci ilerledikçe tüm yüzde doku erimeleri ortaya çıkarken boyunda ise tam tersine deri altı yağ tabakasında artış olmaktadır. Boyun konturlarını bozan bu yağ kalınlaşması, deri sarkması ile birleşince boyunun eski zarafetini kaybetmesine sebep olur.
Boyun bölgesinde sık yapılan hatalardan biri de her kalın boyunun deri altı yağ dokusu fazlalığı zannedilip liposuction ya da başka işlemlerle uzaklaştırılmaya çalışılmasıdır. Sanılanın aksine, özellikle genç yaşlardan beri mevcut olan boyun ya da özellikle gıdının kalınlığı hemen her zaman deri altı değil, daha derinde (kas dokusunun bile arkasında) yerleşen derin boyun yağının fazlalığı sebebi iledir. Bu derin yağ dokusu sadece cerrahi olarak uzaklaştırılabilir ve yanlışlıkla deri altı yağ dokusu alınırsa deformite daha da belirgin hale gelir ve hatta boyun eskisinden daha yaşlı gözükür.
Sorunun derin yağ katmasının artışına bağlı olduğu durumlarda hatalı olarak boyundan yağ emme (boyun liposuction) uygulandığında olarak özellikle kadınlarda sert ve erkeksi bir çene hattı ortaya çıkma riski yüksektir. Yine altta mevcut olan kas bantları, üzerlerindeki yağ dokusu tarafından artık kamufle edilemedikleri için liposuction işlemi sonrasında (önceden gözükmezlerken) ortaya çıkabilmektedir.
Özellikle lazer gibi ısı yayan liposuction yöntemleri boyun yağını uzaklaştırmada çok etkili olmakla birlikte, deri altı dokularda ciddi hasar meydana getirdiği için sonrasında yapılabilecek bir boyun germe operasyonun başarısını negatif olarak etkilemektedir.
Boyun derisi ve deri altı yağ dokusunun altında çok ince bir anatomik oluşum olan boyun kas dokusu vardır. Bu kas dokusu zaman içinde gerginliğini kaybedip boyun sarkmasına katkıda bulunur. Yine özellikle ileri yaşlarda bu kas dokusu çene ucundan ve kenarından köprücük kemiğine doğru uzanan bantlar (hindi boynu) geliştirir ve özellikle mimiklerle artan bir deformite ortaya çıkar. Bu bantlar Botoks enjeksiyonu ile rahatlatılabilmekle birlikte gerçek çözümü ancak cerrahi müdahale ile mümkündür.
Boyun germe operasyonu sırasında çene ucunun hemen altında gözükmeyen yerde açılan küçük bir kesikten girilerek bu bantlar rahatlatılıp aynı zamanda kaslar orta hatta birbirlerine yaklaştırılarak (iç korse tekniği) boyunun konturları yeniden ortaya çıkartılır.
Boyun estetiğini bozan son anatomik bölge ise ince boyun kasının altında yerleşen derin boyun yağ katmanı ve kaslarıdır. Özellikle gençlikten beri mevcut olan gıdının sebebi genellikle bu derin boyun yağının mevcudiyetidir ve sadece cerrahi olarak (boyunda kazılmış görüntüsü yaratmadan) dikkatli bir şekilde azaltılabilir. Eğer derin kas tabakasının da fazlalığı mevcut ise üst kısmının tıraşlanması sağlanabilir. Özellikle yandan bakışta boyun konturunu hemen çene altı hizasında bozan tükürük bezi kalınlaşması mevcut ise ileri teknikler yardımı ile fonksiyonunda bozulma yaratmadan bir kısmı alınabilir. Derin boyun yapılarının manipülasyonları çok teknik işlemlerdir ve sadece konu üzerinde yeteri tecrübesi olan plastik cerrahlar tarafından yapılmalıdır.
Boyun estetiğinde hastanın anatomisine ve altta yatan sebebe yönelik planlanma yapılması çok önemlidir.
Sadece deri altı yağ fazlalığı olan kişilerde (genellikle asıl sorun boyundaki derin yağ katmanının artışıdır) deri sarkması yok ise boyuna liposuction uygulanabilir, ancak bu yöntemin ileride olası bir germe işleminin sonucunu olumsuz etkileme ihtimali unutulmamalıdır. Boyuna Liposuction işlemi uygulandığında deri altı yağının tamamen uzaklaştırılıp (özellikle kadınlarda) sert boyun ve çene hatları oluşturmaktan kaçınılması önemlidir.
Özellikle genç, deri sarkması olmayan ve asıl sorunun gıdıda yağ toplanması olan kişilerde sadece çene altında küçük bir kesiden girilerek (deri çıkartmaya gerek kalmadan) derin yağ dokusunun gerektiği kadar alınıp boyun konturunun oluşturulması sağlanabilir.
Daha ileri deri sarkmalarında ise çene altında ki kesiğe ilaveten kulağın hemen aşağısındaki bölgeden fazlalık derinin çıkartılması gerekebilir.
Boyunda ileri derecede sarkması olan kişilerde ise en iyi sonucu veren işlem bir “boyun germe” operasyonudur. Kulağın hemen önünde ve arkasında yapılan kesiklerden girilerek boyun derisi çok dikkatli bir şekilde kaldırıldıktan sonra fazlalık boyun yağı uzaklaştırılır. Eğer boyun bantları ve derin yağ dokusunun da düzeltilmesi gerekiyor ise çene altındaki küçük kesikten bu işlemler de eklenip fazlalık boyun derisi çıkartılıp gerilir. Daha operasyonun bitiminde hasta eski zarif boynunu kazanmış olacaktır. İyileşme dönemi sanıldığı kadar ağır olmayıp hemen tüm hastalar bir hafta sonra işlerine ve sosyal yaşamlarına dönebilmektedir.
Boyun germe işlemi sıklıkla tüm yüz germe ya da en azından alt yüz germe ile birlikte yapılan bir operasyondur.
Yüzün özellikle alt kısımlarında çene konturunu bozan sarkmaları olan kişilerde sadece boyun germe yapıldığında (yüzün alt kısmının sarkıklığı giderilmez ise) bu alt yüz sarkması boyuna doğru yer değiştirerek yüzün kare görümünün artmasına sebep olabilir.
Özellikle kadınlarda boyunun aşırı ortaya çıkartılması özellikle çene konturlarının sertleşmesine dolayısı ile efemine görüntünün kaybına sebep olacağından kaçınılmalıdır.
Boyun germe işlemi tek başına yapıldığında yüzü daha erkeksi hale getirdiğinden genellikle erkeklerde daha sık yapılan bir operasyondur. Kadınlarda ise hemen her zaman en azından alt yüz germe işlemi ile birlikte uygulanması kadınsı ve oval yüz konturlarını geri kazanmak için boyun germeye dahil edilmesi önemlidir.
Boyun germe operasyonun sonuçları çok dramatiktir ve hastalar neredeyse 20 yıl daha genç bir boyuna sahip olduklarını görürler. Geride bırakılan izler özenli bir planlama ve dikiş sonrası görünmeyen bölgelere yerleştirildiğinden dikkat çekmezler. Sonuçları on yıllarca kalıcı olan bu işlem sonrası hastaların iş ve sosyal hayatlarına hızlı dönüşleri de bu operasyonun özellikle son yıllarda çok popüler olmasına neden olmuştur.