Dr. Hakan Gündoğan

Yağ ve Doku Kokteyli Enjeksiyonu

Yağ ve Doku Kokteyli Enjeksiyonu

Yaşlanma süreci sadece yerçekiminin etkisine bağlı olarak sarkmalar ile değil aynı zamanda deri ve deri altı dokularının hacimlerinin, dolgunluğunun, kalitesinin ve esnekliğinin zamanla azalması ile karakterizedir

Elastikiyeti azlmış derinin sarkması alttaki yağ, kas ve kemik dokularının gittikçe hacim kaybetmesi ile daha da artar.

Yaşlanma ile birlikte derinin büyük kısmını oluşturan ve dermis denen tabakada elastik liflerin sayısı azalır ve deri esnekliği kaybına neden olur.

Genel olarak yaşlanma süreci genetik faktörlerin kontrolünde olan gevşeme ile çevresel faktörlerin etkilerinin bir kombinasyonu sonucu gelişmektedir. 

Yüz yaşlanmasına özel konuşmak gerekirse yerçekiminin karşı konulamaz etkisi, güneş ışınlarının deri üzerinde yaptığı tahribat, mimiklerin oluşturduğu doku erimeleri, düzensiz beslenme, sigara kullanımı gibi birçok faktörün olumsuz etkileri vücutta en erken yüz bölgesinde kendini göstermeye başlar.

Deri altında yerleşik olan ve cildimizi genç, canlı ve diri gösteren dokular gittikçe erimeye başlar ve gülme çizgileri, kaş çatma çizgileri gibi deri altındaki kas hareketlerinin neden olduğu derin çizgileri oluşur.

Yumuşak doku dolgu maddeleri kullanımındaki mantık bu çizgi ve kırışıklıkları doldurarak cilde daha düzgün daha genç bir görünüm kazandırmasında yatmaktadır.

Deri altına enjekte edildiğinde bu dolgu maddeleri kırışıklıkları ve yüzün çöken kısımlarını doldurarak şişirirler. Ayrıca dudaklara ve yanaklara dolgunluk sağlarlar. Enjekte edilebilir dolgu maddeleri tek başlarına, cilt yenileme işlemleri ile birlikte veya Yüz Germe (Face Lift) gibi daha radikal girişimler ile birlikte uygulanabilir. 

Enjekte edilen dolgu maddeleri derin yüz çizgilerinin, kırışıklıkların, katlantıların, çökük yanakların, derideki lokal çöküntülerin ve bazı tipteki yara izlerinin doldurulmasına yardımcı olurlar.

Yüze uygulanan yağ ve doku enjeksiyonları ayrıca dudakların daha canlı, konturlu ve dolgun görünüme kavuşması için de kullanılabildikleri gibi ayrıca elmacık kemikleri, çene ucu ve alın da kontur oluşturma amacı için de kullanılabilirler.

Yüz çizgilerinin doldurulmasından farklı olarak cilt yenileme teknikleri cildin üst tabakalarındaki yıpranmış dokuları uzaklaştırarak daha düzgün bir yüzeyin oluşmasını sağlarlar. 

Yüz ve alında normalden daha aktif kas hareketleri sonucu veya normalden daha gevşek bir cilt yapısı nedeni ile oluşan derin katlantılar ise Alın ya da Yüz Germe gibi estetik cerrahi girişimleri ile daha etkin bir şekilde tedavi edilebilirler. Yine Botoks uygulaması özellikle mimikler ile oluşan ince kırışıklıkların tedavisinde çok başarılıdır.

Dolgu maddeleri ayrıca yüzdeki cerrahi girişimlere ek olarak kullanılabilir ancak tek başlarına dolgu maddeleri yüz konturunda cerrahinin oluşturabildiği kadar ciddi bir değişiklik yaratmasa da ameliyatlara ek olarak sıklıkla kullanılırlar. 

Yağ enjeksiyonu:

Yağ Enjeksiyonu İşlemi, karın, uyluk, kalça gibi erişimi kolay ve yağ içeriğinden zengin vücut bölgelerinden iğne ile yağ alınan yağ dokusunun özel bir takım işlemlerden geçirildikten sonra hücreden zengin içeriğin ayrıştırılıp deri altına enjekte edilmesi olarak tanımlanabilir.

Yağ Enjeksiyonu İşlemi en sık olarak yüz bölgesinde çökük yanaklara yeniden kontur verilmesi, ağız ve burun arasındaki gülme çizgilerinin hafifletilmesi, derideki çökme ve düzensizliklerin giderilmesi, alın çizgilerinin yumuşatılması ve dudakların dolgunlaştırılması amacı ile uygulanır.

Vücutta ise popo ya da baldır kalınlaştırmadan, liposuction sonrası ortaya çıkabilen çöküklerin düzeltilmesine kadar bir çok durumda Yağ Enjeksiyonu İşlemi başarı ile uygulanmaktadır. 

Yağ Enjeksiyonu İşlemin sırasında yağ dokusunun alınacağı alan lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra özel kanüllere bağlanan şırınga yardımı ile yağ dokusu belirtilen bölgelerden çekilir.

Alınan yağ dokusu gerekli işlemden geçirildikten sonra genellikle iğne ile alıcı sahaya enjekte edilir.

Özellikle yüz bölgesine uygulama sonrası yüzde geçici olarak şişlik ve bölgesel kabarıklıkların gözlenmesi doğaldır.

Geniş bölgelerde Yağ Enjeksiyonu İşlemi yapılan hastaların kısa bir süre istirahat etmeleri uygun olacaktır. Ancak çoğu hasta tedaviden hemen sonra normal günlük aktivitelerine dönebilmektedir

Yağ Enjeksiyonu İşlemi sonrası hem alıcı hem de verici sahada bir miktar şişme veya kızarıklık beklenebilir. Bu şikâyetlerin derecesi tedavi edilen yere ve büyüklüğüne göre değişir. Enjeksiyon yerlerindeki kızarıklık veya morluklar geçene kadar yaklaşık bir hafta güneşte kalmamanız gerekmektedir. Bu sürede güneş koruyucu kremler veya fondöten ile gerekli korumayı sağlayabilirsiniz.

Yağ Enjeksiyonu İşlemi ile elde edilen sonuçların devamlılığı hastadan hastaya değişmektedir. Örneğin gençlerde ve sigara içmeyen kişilerde enjekte edilen yağ dokusunun tutma ihtimali daha fazla ve sonuçları daha kalıcıdır.

Hastaların çoğunluğunda ilk haftada sağlanan dolgunluğun hemen hemen yarısı ilk üç aylık sürenin sonunda kaybolmaktadır. Zira ilk haftalardaki dolgunluk şişmeye bağlıdır. Üç aydan sonra ne kadar dokunun orada beslenip kaldığı genellikle belli olacaktır. Yeni enjeksiyon en erken 3 ay sonra yapılabilir ve istenen sonuç elde edilene kadar aynı yıl içinde birkaç kez tekrarlanabilir. Yüzdeki çizgilerin daha fazla derinleşmeden takviyeler şeklinde uygulanması çok daha akılcıdır. Bu tekniğin avantajı vücuttan iğne ile alınıp iğne ile verilebilmesidir. 

Doku Kokteyli Enjeksiyonu:

İlk uygulanmaya başlandığı zamanlarda şüphe ile karşılanan bu işlem bilimsel olarak faydaları kanıtlandıktan sonra Plastik Cerrahların sıklıkla kullandığı bir yöntem haline gelmiştir

Bugün artık doku enjeksiyonlarının sadece kaybolmuş, bozulmuş konturları yerine koymakla sınırlı kalmayarak; aynı zamanda içerdiği kök hücre nakilleri ile deriye canlılık ve gençlik getirdiği konusunda ciddi bilimsel kanıtlar mevcuttur.

Enjekte edilen yağ dokusunun kök hücreden zengin olması sebebiyle işlemden sonra görülen canlılığı ve gençliğin bu sebepten olduğuna dair görüşler mevcut olup birçok ülkede bu konu üzerinde araştırmalar yapılmaktadır. 

Doku kokteyli; yüz germe, karın germe, meme küçültme veya yara izlerinin düzeltilmesi esnasında çıkarılan deri parçaları ve kas, fasya ve yağ dokusunun karışımından oluşur. Bu dokulardan elde edilen ve deriye esnekliğini veren kolajen denen yapıdan çok zengin olan derinin dermis tabakası en değerli olanıdır. Damar sistemi zengin olan bu dokuların mikro aşılar şeklinde iğne ile cilt altına verilmesi ile bu dokuların verilen yerde çevre damarları ile tekrar canlanıp yaşama oranı %90’ın üstündedir. Bu yöntem Yağ Enjeksiyonu İşlemine göre kalıcılığı daha fazla olan bir işlemdir ancak tek dezavantajı ancak çıkartılan deri parçalarından elde edilebilmesidir. 

Yağ dokusu ya da doku kokteyli konulan bölgede çevreden alacağı kan damarları ile yeniden canlanıp orada vücudun kendi dokusu olarak canlılığını sürdürür. Bu canlılığı sürdürme oranı yağ dokusu için %50, doku kokteyli içinse %90-95’dir. Enjekte edilen hücreler yeni yerlerinde tuttukları andan itibaren o bölgenin doğal hücresi gibi davranmaya başlarlar, ancak mimik hareketlerine ve yüz yaşlanması sürecinin devamına bağlı olarak devam eden doku erimelerine ayak uyduracaklardır. Bu erime kişilerin yapılarına, yaşlarına, yaşam şartlarına bağlı olmak üzere değişkenlikler gösterebilir. Bu tür doku maddelerinin avantajı insanın kendi dokusu olmasıdır, dezavantajları ise her seferinde kendisinden alınıp tekrar hastaya verilme gerekmesidir. 

Yağ ya da Doku Kokteyli Enjeksiyonu İşlemi mutlaka bir Plastik Cerrah tarafından hastanede ve ameliyathane ortamında yapılması gereken çok ciddi bir ameliyattır. Basit bir işlem olmasına rağmen muayenehane koşullarında enfeksiyon ihtimali nedeni ile yapılması kesinlikle tavsiye edilmemektedir. Enjekte edilen yağ dokusu enfekte olduğunda tedavisi çok güçtür ve kalıcı kontur bozukluklarına neden olabilir. Ameliyat hastane koşullarında, anestezi uzmanının gözetiminde, ameliyathanede yapılır. Diğer ameliyatlara ek olarak planlandığında sıklıkla genel anestezi ile yapılabildiği gibi, damardan sedasyon (sakinleştirici ilaçlar eşliğinde) ve lokal anestezi kombinasyonu ile de rahatlıkla yapılabilir. 

Konu üzerinde yetkin bir Plastik Cerrah tarafından ve uygun şartlar altında uygulandığında komplikasyon oranı son derece düşük ve hasta memnuniyeti yüksek işlemlerdir.

Yağ dokusu ve doku kokteyli hastanın kendi vücudundan elde edildiğinden uygulama sonrası herhangi bir alerjik reaksiyon gelişme riski söz konusu değildir.